25th hour

sabah hapse girecek olsanız geceyi nasıl geçirirsiniz? bu soru üzerine gelişen, ilerledikçe bir salise bile filmden kopmanıza izin vermeyen bir şaheser. sonu o kadar güzeldir ki mal olursunuz. (bkz: edward norton) (bkz: philip seymour hoffman) (bkz: barry pepper)

ayna karşısında monolog kısmı ve sonu eşsizdir. mest eder adamı. o çaresizlik, o yitiklik, o vazgeçiş... efsane. (bkz: ölmeden önce izlenmesi gereken filmler)

en şahane senaryolar arasında ilk 10 da olan film. arkadaşlık, aşk, sadakat, baba, anneye özlem, çocuk, suç.

''her erkek kadın ve çocuk ölmeden önce çölü bir kez görmelidir. kilometrelerce çevrende hiç bir şey olmaz. sadece kum, kayalar, kaktüsler ve de masmavi gökyüzü. tek bir canlı göremezsin. sirenler çalmaz, araba alarmları da. kimse sana korna çalmaz, sokaklara küfreden işeyen insanlar yoktur. çölde sessizlik vardır. çölde huzur vardır, çölde tanrı vardır.'' ''sakın gerçekten zamanı gelmeden önce öfkene yenik düşme.''

hayatının kaydığını anlamış bir adamın psikolojisini harika bir şekilde ele almış film.

bu film hakkında ne yazsam az gelir sanki. o yüzden kelimelerimi boşuna tüketmeyeceğim. filmin sonunda öyle bir an geldi ki ekrana bakakaldım sadece. izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ediyorum, izlemeli.